Photobucket

Şehitlerimiz-1

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Adı Soyadı MUSTAFA GÜR Kurum KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
Doğum Yeri MERSİN Görevi PİYADE KOMANDO/ER
Doğum Tarihi 01.01.1987 Şeh.Durumu DİĞER ŞEHİTLERİMİZ
Şeh. Tarihi 25.06.2009 Şeh.Düş.Yer HASSA/HATAY


Adı Soyadı ABDULHAKİM AYTEN Kurum JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
Doğum Yeri SİİRT Görevi JANDARMA KOMANDO/ER
Doğum Tarihi 01.01.1987 Şeh.Durumu 3713 ŞEHİTLERİMİZ
Şeh. Tarihi 20.06.2009 Şeh.Düş.Yer OVACIK/TUNCELİ


Adı Soyadı METE HAN Kurum JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
Doğum Yeri BALIKESİR Görevi JANDARMA/UZMAN ÇAVUŞ
Doğum Tarihi 01.01.1984 Şeh.Durumu 3713 ŞEHİTLERİMİZ
Şeh. Tarihi 14.06.2009 Şeh.Düş.Yer YÜKSEKOVA/HAKKARİ


Adı Soyadı OĞUZ KIR Kurum KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
Doğum Yeri KOCAELİ Görevi PİYADE/ER
Doğum Tarihi 01.01.1989 Şeh.Durumu 3713 ŞEHİTLERİMİZ
Şeh. Tarihi 04.06.2009 Şeh.Düş.Yer ÇUKURCA/HAKKARİ


Adı Soyadı SERKAN ÜNSAL Kurum JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
Doğum Yeri ANKARA Görevi JANDARMA/ASTSUBAY ÜSTÇAVUŞ
Doğum Tarihi 01.01.1981 Şeh.Durumu 3713 ŞEHİTLERİMİZ
Şeh. Tarihi 04.06.2009 Şeh.Düş.Yer ŞIRNAK


Adı Soyadı ZİYA BENER Kurum KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
Doğum Yeri YOZGAT Görevi İSTİHKAM/UZMAN ÇAVUŞ
Doğum Tarihi 01.01.1980 Şeh.Durumu 3713 ŞEHİTLERİMİZ
Şeh. Tarihi 27.05.2009 Şeh.Düş.Yer ÇUKURCA/HAKKARİ

Read more...

Şehitlerimizin resimleri












RAHAT UYUYUN.......




Read more...

Üstegmen Zahid'in Vasiyeti

“Bu günlerde her zamankinden daha önemli muharebelere girecegiz.Bilirsin ,
her muharebeye giren ölmez. Fakat eger ben ölürsem sakin gam yeme... Beni
ve seni yaratan Allah bizi nasil dünyada birbirimize nasib etti ise ,
benden sehitlik rütbesini esirgemedigi taktirde , elbette , ruhlarimizi da
birbirine kavusturur.Vatan yolunda sehit olursam bana ne mutlu.Ancak ,
sana bir vasiyetim var :

Birincisi benim için kat’iyyen aglama...

Ikincisi, esyamin listesi ilisikte. Bunlari sat, ele geçecek paradan
“mihr-i muaccel” ve “mihr-i müeccel” ini al, üst tarafi ile bana bir
mevlüt okut. Eger bunlar sana borcumu ödemezse hakkini helal et ve ilk
gece aramizda geçen sözü unutma...”

Ayrica mektubun içinden kirmizi kordelaya bagli bir de saç demeti çikar.
Saçin tazeligi bunun mini mini bir yavrunun basindan kesilmis oldugunu
göstermektedir.

Iste o zaman herkes Zahid’in evli oldugunu ve Nadide isminde de bir
yavrusunun varligini ögrenir. Çünkü Zahid Üstegmen cepheye gelirken
arkasinda evlad ü iyal düsüncesini de birakmistir. Ve savas boyunca ne
izin isteyerek evine gitmeyi düsünmüs ne de o konuda iki çift laf
etmistir.

Zahid, 09 Ocak 1916’da sehit olur.

Gümüshane’nin Siran ilçesinden Üstegmen Zahid, Aziziye ilçesinin Kiliç
Mehmet Bey köyünden Ahmet Efendi’nin kizi , esi Hanife Hanim’a yazdigi ve
vasiyetini bildirdigi mektubunu su cümle ile bitirir:

“Bu vasiyetimi aldiginiz zaman yüksek sesle aglamaniza razi degilim.”

Read more...

57.Alay Şehitleri.

SUBAYLARIMIZ:

Alay KomutaniYarbay Hüseyin AvniManastir
Alay komutan VekiliBinbasi Ali HayriÇorum
Alay Komutan VekiliBinbasi Mehmet EminMersin
Alay YaveriYüzbasi AlaaddinIstanbul
Alay TabibiYüzbasi DimitroyatiIstanbul
Alay ImamiHasan FehmiKonya
Tabur KomutaniYarbay SevkiElbistan
Tabur KomutaniBinbasi Ömer FeyziIsparta
Tabur KomutaniBinbasi Ahmet ZekiAnkara
Tabur KomutaniYüzbasi Ali Riza Rize
Tabur KomutaniYüzbasi AtaullahElazig
Tabur KomutaniYüzbasi KadriÇanakkale
Tabur KomutaniYüzbasi Ali HayriMut
Tabur KomutaniYüzbasi SükrüBilecik
Tabur KomutaniYüzbasi FehmiGelibolu
Tabur KomutaniYüzbasi IbrahimGaziantep
Tabur YaveriÜstegmen IbrahimZonguldak
Tabur YaveriAstegmen Ali RizaKastamonu
1. Bölük KomutaniYüzbasi OsmanMerzifon
1. Bölük KomutaniTegmen Ahmet CemalBolu
2. Bölük KomutaniÜstegmen Ismail KemalAdana
2. Bölük KomutaniÜstegmen FeyzullahMalatya
2. Bölük KomutaniTegmen AhmetÇesme
2. Bölük KomutaniTegmen FaikKonya
3. Bölük KomutaniYüzbasi Mehmet FahriBursa
3. Bölük KomutaniYüzbasi Ahmet OsmanBalikesir
3. Bölük KomutaniYüzbasi SevkiUsak
3. Bölük KomutaniTegmen Mehmet IbrahimManisa
4. Bölük KomutaniTegmen SevkiDiyarbakir
5. Bölük KomutaniTegmen A. SerafettinBoyabat
6. Bölük KomutaniYüzbasi AliG. hane
6. Bölük KomutaniÜstegmen Mustafa AsimErzincan
7. Bölük KomutaniYüzbasi KadirBayburt
7. Bölük KomutaniÜstegmen SamiIzmir
8. Bölük KomutaniTegmen Isa GiraySamsun
9. Bölük KomutaniYüzbasi Mehmet NuriBurdur
9. Bölük KomutaniÜstegmen SüreyyaKaramürsel
9. Bölük KomutaniTegmen HalimNigde
9. Bölük KomutaniTegmen HasanKaman
10. Bölük KomutaniÜstegmen Hüseyin HüsnüErzurum
10. Bölük KomutaniTegmen MehmetAfyon
11. Bölük KomutaniYüzbasi Mehmet CemalettinEdirne
11. Bölük KomutaniÜstegmen Süleyman SamiÇanakkale
11. Bölük KomutaniÜstegmen HasanErmenek
12. Bölük KomutaniTegmen Ahmet TevfikKaraman
12. Bölük KomutaniTegmen Kadir
Makinali Tüfek Bölügü KomutaniYüzbasi ErmanDenizli
Makinali Tüfek Bölügü Komutani Yüzbasi AlaaddinTekirdag
Makinali Tüfek Bölügü KomutaniÜstegmen FahreddinHadim
Makinali Tüfek Bölügü Komutani Tegmen HikmetÇorlu
Makinali Tüfek Bölügü KomutaniTegmen Ali RatipIskilip


ERLERİMİZ:

Satilmisoglu Hüseyin 1891 24 Kesan
Mehmetoglu Ahmet 1894 21 Gelibolu
Memisoglu Ahmet 1896 19 Tekirdag
Hasanoglu Zeynel 1896 19 Lapseki
Kadrioglu Çelebi 1897 18 Orhaneli
Hüseyinoglu Mustafa 1896 19 Samsun
Hasanoglu Yusuf 1897 18 Barbaros
Süleymanoglu Nuri 1897 18 Tekirdag
Mustafaoglu Vahit 1896 19 Karacabey
Osmanoglu Ibrahim 1897 18 Sivas
Haciahmetoglu Ahmet 1895 20 Biga
Mehmetoglu Mehmet 1895 19 Merzifon
Hasanoglu Osman 1896 19 Ilica
Ahmatoglu Rifki 1897 18 Muratli
Ahmetoglu Nizam 1896 19 Kesan
Seyfioglu Nizam 1896 19 Ezine
Caferoglu Nizam 1896 19 Balikesir
Mehmetoglu Yahya 1896 19 Ordu
Hacimehmetoglu Mustafa 1896 19 Tekirdag
Mehmetoglu Nuri 1897 18 Bilecik
Mehmetoglu Ahmet 1893 18 Gönen
Kelesmehmetoglu Ismail 1897 18 Gülnar
Mahmutoglu Isa 1897 18
Mehmetoglu Abdullah 1890 25 Kaman
Ahmetoglu Hasan 1890 25 Silifke
Mustafaoglu Hasan 1892 23 Kerkük
Musaoglu Hasan 1895 20 Halep
Osmanoglu Ali 1897 18 Çanakkale
Haciömeroglu Abdülkadir 1896 19 Bagdat
Alioglu Durmusali 1896 19 Bagdat
Seyitoglu Battal 1896 19 Karaman
Mehmetoglu Hüseyin 1896 19 Batum
Haci Ömeroglu Hüseyin 1896 19 Kirikkale
Mehmetoglu Hakki 1896 19 Batum
Velioglu Ismail 1891 24 Saraybosna
Alioglu Ibrahim 1892 23 Selanik
Hasanoglu Ibrahim 1894 21 Sofya
Mehmetoglu Ahmet 1891 24 Bagdat
Abdullahoglu Ahmet 1890 25 Batum
Mustafaoglu Ahmet 1895 19 Sinop
Alioglu Ismail 1891 24 Halep
Alioglu Ahmet 1895 20 Samsun
Hacimehmetoglu Ibrahim 1897 18 Kudüs
Ibrahimoglu Vehbi 1890 25 Bagdat
Hacisalihoglu Abdurrahman 1889 26 Halep
Mustafaoglu Süleyman 1897 18 Bursa
Mustafaoglu Salih 1894 21 Samsun
Alioglu Serif 1897 18 Selanik
Ismailoglu Salih 1894 21 Kudüs
Recepoglu Mürsel 1893 22 Halep
Tahiroglu Hasan 1890 25 Ordu
Hasanoglu Ibrahim 1897 18 Bakü
Hüseyinoglu Muzaffer 1892 23 Halep

Read more...

57.Alay Sancağı



Bu Alay Sancagi Gelibolu savas alanindan getirtilmistir, ama esir
edilmemistir. Türk Ordusu'nun geleneklerine göre bir alayin sancagi,
alayin son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafizin da
altinda ölü olarak yattigi bir agacin dalina asili olarak bulunmustur.
Kahramanlik timsali olarak karsinizda duran bu Türk Alayi Sancagini
selâmlamadan geçmeyin"
atsa
Bu tamamen bahri bir harekettir. Sahil müdafaasi Cevat Pasa Hazretleri'nin
tahti emrinde bulunuyordu. Benim bu hareketle alakam dolayisiyladir.
Yalniz 18 Mart gününün sabahi Cevdet Pasa Hazretleri Maydos'ta bulunan
karargahima gelmisti. Kendisine Seddülbahir sahil mintikasindaki tertibati
göstermek üzere beraber Kirte'ye gittik. Oraya vardigim zaman düsman
donanmasinin açtigi atesin altinda kaldik. Mezkûr mintikanin muhafazasina
memur 26. Alay Kumandani'na icap eden talimati sifaiyemi verdim. Ve Cevat
Pasa ile bulunabilmek için Maydos'a döndük.

O gün sahil bataryalarimizda bulunan askerler, zabitler ve kumandanlar
cidden sayani takdir bir fedakârlikla, hani cesaretin, tevekkülün
azamiyesiyle sonuna kadar toplarini kullanmislar, vazifelerini ifa
etmislerdir. Düsünün ki birçok çökmeler, infilaklar, yanginlar, zayiat
arasinda bunlar hiç titremeden vazifelerini yapmislardir."
Bu sehitlik yapilirken, toprak altinda kalmis siperlerden birinde,
birbirlerine sarilmis iki subay iskeleti bulunmustur. Toprak içinde
bulunan künye ve muskadan, birisinin 57. ALAY 6. Bölük Komutani Erzincanli
Üstegmen Mustafa Asim'a, diger subayin Ingiliz Kolordusundan Yüzbasi L. J.
Woiterse ait oldugu anlasilmistir. Iskeletler muska ve künye ayni yere
gömülmüs bulunan Ingiliz ve Osmanli mermileri ilgililere tespit
edilmistir. Bu iki kahramanin 26 Nisan 1915 günü siperlerde bogusurken
öldügü anlasilmistir. Allah Rahmet eylesin, topraklari bol olsun...
( Güzel Sanatlar Genel Müdürü, Çanakkale, 25 Ekim 1992 )

Read more...

ORGENERAL EŞREF BİTLİS - (1933 - 1993)

Orgeneral Eşref Bitlis (1933 - 1993)

1933 yılında Malatya'da dünyaya geldi. 1952 yılında Kara Harp Okulu'ndan Teğmen rütbesi ile mezun oldu. 1966 yılında Kara Harp Akademisini tamamladı. Almanya'da dil eğitimini tamamladıktan sonra 1969 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 1973'de Alman Harp Akademisi'ni tamamladı. Bir yıl Kara Harp Akademisi'nde başöğretmen olarak görev yaptı.

1978'de Tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığına getirildi. 1982'de Tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da Korgeneral rütbesi aldı. 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu.

1990'da Orgeneral rütbesi aldı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı..

Bitlis bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa Hükümete şikayet edildiği iddia edildi.

17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yapar ve helikopteri inişe zorlarlar.

Eşref Bitlis 17 Ocak 1993'de henüz çözümlenmemiş bir şekilde uçağının düşmesi sonucu öldü.


Eşref Bitlis?in oğlu: Babamın ölümünü oğluma anlatamıyorum

17 Şubat 1993?te uçağı düşerek şehit olan dönemin Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis?in oğlu Tarık Bitlis, babasının ölümüyle ilgili hâlâ soru işaretlerinin bulunduğunu söyledi.

Diyarbakır?a gitmek üzere 17 Şubat 1993?-te Ankara Güvercinlik Askeri Havaalanı?ndan kalkış yaptıktan yaklaşık 9 dakika sonra, uçağın düşmesi sonucu hayatını kaybeden Jandarma eski Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis?in oğlu Tarık Bitlis, uçağın düşmesiyle ilgili kafasında hâlâ soru işaretleri bulunduğunu söyledi.

Bitlis, en büyük sıkıntıyı bu konuda 13 yaşındaki oğlunun kendisine yönelttiği sorular karşısında çektiğini belirtiyor. Tarık Bitlis, ?Oğlum kitaplarda ya da zaman zaman basında çıkan haberleri görünce, dedesinin nasıl öldüğünü soruyor. Kitaplar, haberler hep soru işareti. ?Suikast? diyor. Dolayısıyla, ben evladıma ?deden bir suikasta kurban gitti? ya da ?şüpheli bir uçak kazasında öldü? diyemiyorum. Yazanlar için de ?yalan söylüyor? zaten diyemem.? dediğini anlatarak, oğluna verebildiği tek cevabın, ?Oku anlarsın.? olduğunu vurguluyor.

Tarık Bitlis, şu an Kadıköy?Küçükbakkalköy?de bulunan Sabancı Spastik Çocuklar Merkezi?nin müdürlüğünü yapıyor. Bitlis?in buradaki odasında ilk göze çarpan şey, masasının üzerindeki küçük, şeffaf bir çerçeve içerisindeki bir gazete kupürü. ?Eşref Bitlis?i CIA öldürdü? başlıklı haberin fotokopisini, çerçevenin her iki yüzüne de koymuş.

Bunun sebebini sorunca, ?Unutmayayım, aklımda kalsın diye koydum.? cevabını veriyor. Ardından, ?Bir gazetede böyle bir yazı çıkıyor. Sizin babanız olsa, size ilginç gelmez mi? ? diye ekliyor.

?Aradan geçen 9 sene sonra bu sorunun muhatabı var mı yok mu o da tartışılır.? diyen Tarık Bitlis, bir vatandaş gözüyle olaya baktığında şöyle düşündüğünü söylüyor:

?Dışarı bir çıkın, yüz tane vatandaşa ?Bitlis Paşa?yı hatırlıyor musunuz?? diye sorun. ?Neden öldü sizce?? deyin. ?O iş karışık? derler! Benim de kafam karışık. Bu konuyla ilgili en az 3?4 tane kitap yazıldı. Diyorlar ki, Eşref Bitlis?e suikast yapıldı. Gazete kupürleri var. TBMM?nin raporu var. Zaman zaman içişleri bakanlarının, başbakan yardımcılarının, milletvekillerinin Meclis kürsüsünde açıklamaları var. Böyle bir ortamda benim kafam niye karışmasın ki? Benim gibi, bu konuda 9 senedir bütün vatandaşların da kafası karışık. Bu süre zarfında, bunun tam tersi, bu olay böyle olmamıştır, diye irdelenseydi, kimsenin bu konuyla ilgili herhangi bir şüphesi olmazdı.?

Tarık Bitlis, babası öldükten sonra yapılan soruşturmanın her aşamasında bilgilendirildiğini, bu bilgilerin basında da çıktığını; ancak bütün bunlara rağmen kafasındaki soru işaretlerine cevap bulamadığına dikkat çekiyor. Bitlis, o dönemki haberlere göre soruşturmanın çok kısa bir sürede tamamlandığını, sonuca çok hızlı gidildiğini, bunun da ayrı bir soru işareti olduğunu sözlerine ekliyor.

Eşref Bitlis, topluma mal olmuş her insan gibi, her yıl, şehitlikte mezarının başında törenle anılıyor. Buraya ailesi ve silah arkadaşları geliyor. Ancak, Bitlis?in mezarının başında anıldığına dair bir kare fotoğraf, bugüne kadar hiçbir gazetede yayımlanmamış. Bu durumun garibine gittiğini kaydeden Tarık Bitlis, şu soruyu yöneltiyor: ?Neden bir kare fotoğraf yok? Bu bir soru işareti. Bu anılma esnasının hiçbir medya mensubunca takip edilmeyişinin nedenini gazetecilere soruyorum. Neden?? Tarık Bitlis, en büyük sıkıntıyı, bu konuda 13 yaşındaki oğlunun kendisine yönelttiği sorular karşısında çektiğini bildiriyor. Bitlis, kafalardaki soru işaretlerine TBMM?nin cevap vermesi gerektiğini savunuyor. "Değişik zamanlarda, farklı hükümet üyelerinin olayla ilgili beyanları var. Jandarma genel komutanının şüpheli olarak vefat ettiği Meclis kürsüsünden dile getiriliyor. Bu durumda ?O ülkede birtakım mercilerin ayağa kalkması lazım.? diyen Bitlis, şunları dile getiriyor: ?Meclis kürsüsünden söylenen bu sözlerin muhatabı Meclis?tir. Meclis?teki herhangi bir milletvekili, bu konudaki iddialarla ilgili cevap vermek zorundadır. ?

Tarık Bitlis, ?Bir gün birileri çıkıp soru işaretlerini aydınlatabilecek mi?? şeklindeki sorumuza, şu cevabı veriyor: ?Ben şuna inanıyorum. Hiçbir şeyin üstü kapanmaz. Mühim olan, o toplumun bunu algılayıp algılamamasıdır. ?

Tarık Bitlis, Eşref Bitlis Paşa?nın genelkurmay başkanı olacağı yönünde çıkan söylentilerle ilgili olarak aile içinde hiçbir zaman bu tarz tartışmaların yapılmadığını kaydediyor. Paşanın, tuğgeneralliğinden itibaren her terfi döneminde emekli olacakmış gibi hazırlık yaptığını belirtiyor.

Tarık Bitlis, babasının gerçekten demokrat bir insan olduğunu, Güneydoğu meselesinin silahla değil, aynı zamanda sosyal programla çözülebileceğine inandığını söylüyor. Paşanın bu konudaki görüşlerini şöyle açıklıyor: ?Halktan destek gördüğü takdirde terör devam eder. Halktan destek almaması için o yörede terörün faydalandığı birtakım eksiklikleri bir an evvel o insanlara sunmak lazım. O yörede yıllardır yapılamayan yatırımlar var. Eğitim, işsizlik sorunu var. Sen askerî olarak terörü bir yere sıkıştırsan da toplumsal olarak bir yerlerden çıkar. PKK hepten bitmeyebilir; ama kontrol altına alınabilir.? İstanbul Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri?nin olayın suikast olabileceği yönündeki raporuyla ilgili olarak Tarık Bitlis şunları ifade ediyor: ?Bir olayın delilleri bilimsel olarak olduğu yerde araştırılır. Sonradan açıklanan bu raporun tarihine baktığında, bu bence daha da ayıp. Olay olduğu anda toplanan delillerden bir yere varılabilir. Üç sene sonra kalkıp, o böyle olmaz, kesinlikle şöyledir, demek bence biraz bilimin dışında.?

Read more...

Çanakkale Savaşı'ndan göz yaşartan bir mektup

Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da
onlarla Sohbet ediyor, ' Nerelisin?' gibi sorular soruyordu.
Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı Yanına
çağırdı ve merakla sordu:
" Adın ne senin evladım?" dedi.
" Ali, komutanım" dedi.
" Nerelisin?"
" Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım..."
" Peki evladım,bu kafanın hali ne?
Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"
" Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım. Neden yaktığını
da bilmiyorum."
" Peki dedi üsteğmen. "Gidebilirisin Kınalı Ali."
O günden sonra Ali'nin adı Kınalı Ali oldu.
Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor, saçındaki kınayı da
alay konusu yapıyorlardı. Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve dürüst
tutumu sayesinde, kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı.
Bir gün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi.
" Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum.
Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?"
Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi.
" Sen söyle biz yazalım" dediler.
Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, diğeri de Söylenenlerin doğru
yazılıp yazılmadığını denetliyordu.
" Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim. Ben burada çok
iyiyim, beni sakın merak etmeyin."
Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını
sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini
merak etmemesini söyledikten sonra, Biz burada var oldukça bilesiniz ki
düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir tümcesi ile bitiriyordu.
Tam zarf kapatılırken Ali " iki üç satır daha ekleteceğini" söyleyerek
Mektubun sonuna şunları yazdırdı.
" Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, Burada
komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga geçiyorlar. Cepheye gitmek
sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın
kına yakma saçına. Burda onunla da dalga geçmesinler. Tekrar ellerinden
öperim anacığım."
Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu. ingilizler kesin sonuç almak
için tüm güçleriyle yükleniyorlardı. Cephede savaşan askerlerimiz önceleri
birer, birer, sonraları beşer,beşer,
Onar, onar şehit oluyorlardı. Gelen destek güçleri de yeterli olmuyor,
onlarında sayıları giderek azalıyordu.
Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali'nin komutanı bu durum karşısında
çaresizdi. Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Genç erlerine
insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye
göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu.
Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı Ali ve arkadaşları,
komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini
istediler.Askerlerinin ısrarları üzerine komutanları daha fazla direnemedi
ve ölüme gönderdiğini bile, bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı.
Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye hayır,
bile,bile ölüme gidiyorlardı.
O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan
Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit
olmuştu. Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye anne, babasından
mektup geldi. Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile
okumaya başladı. Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna
aile adına babası yanıt veriyordu.
" Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim. Öküzü
sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye
gidecek küçük kardeşine veriyoruz. şimdi öküzün yerine tarlayı ben
sürüyorum. Fazla yorulmuyorum da. Sen sakın bizi düşünme."
Babası mektupta köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra
"şimdi * sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu.
Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin anasının ağzından yazılmıştı
şöyle diyordu anası:
" Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de
yakma demişsin.
Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga
geçmesinler.

Bizde üç işe kına yakarlar;

1 - GELINLIK KIZA, GITSIN AILESINE, ÇOCUKLARINA KURBAN OLSUN DIYE
2 - KURBANLIK KOÇA, ALLAH'A KURBAN OLSUN DIYE
3 - ASKERE GIDEN YIĞITLERIMIZE, VATANA KURBAN OLSUN DIYE...


Gözlerinden öper, selam ederim. Allah'a emanet olun
" Ali'nin mektubu okunurken ve çevresindeki herkes onu dinlerken, hıçkıra,
hıçkıra ağlıyordu... "

(Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesindedir.)

Read more...

ŞEHİDLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ...

Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder Gölgende bana da, bana da yer ver ! Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar Yurda ay yıldıYurda ay yıldızın ışığı yeter Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün Kızıllığında ısındık, Dağlardan çöllere düşürdüğü gün Gölgene sığındık Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan Barışın güvercini, savaşın kartalı Yüksek yerlerde açan çiçeğim Senin altında doğdum, Senin dibinde öleceğim Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yer yüzünde yer beğen ! Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim

Uğruna ölmekse eğer seni yaşatmak, bin defa ölürüm de adına leke sürdürmem Gururdur, namustur bayrak ve sancak, Aksa da kanım korkma haini güldürmem!Denildimi bir yerin adına Türk beldesi, gözüm al bayrak arar kulağım ezan sesiSen Mustafa Kemal’sin! Alın terim, göznurum! Sen ölümsüz en yüce Türk! Sevincim, kuvancım, onurum… Sen yeni Türkiye’nin ilk mimarı Ilk harcı karan Çatıyı ilk atansın Sen ilk öğretmen Baş kumandan Ulu önder Şavkı yarınlara vuransın Çarpan yürek, akan kansın Sana nasıl sesleneyim? Sen baştan başa Vatansın

Sahipsiz vatanın batması haktır,sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır!Bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karsılıksız sevebilenlerdir

Read more...

Babam vardı bir ağlamayan......

Babam vardı bir ağlamayan
Yakışmaz bana yakışmaz diyordu
Annem bir köşede yüregine indiriyordu göz yaşlarını
Bir şey olmuşu ama kimse bana birşey demiyordu...
NEREDE BİR ASKER GÖRSEM ABİM DİYESİM GELİYOR
NE ZAMAN SENİ DÜŞÜNSEM AĞLAYASIM GELİYOR
ABİ DEDİKLERİ CAN OLSA GEREKMİŞ
AĞLAMAK KAR ETMİYOR ÖZLEM YANINDA KAR KALIYOR
Yazık olsun uygar denen bu çağa
Nice yiğitleri kardı toprağa
Mehmed'ime kurşun sıkan alçağa
Yumruğumu sıktım, sıktım ağladım.

Read more...

Anasından şehit evladına mektup.....

Canım Oğlum,

Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum. O kadar özledim ki seni…


Canım yavrum, sen bizim ilk göz ağrımızdın.. Dört gözle beklemiştik babanla doğumunu… Dokuz ay sonra hastanede seni kucağıma bıraktıkları ilk gün vuruldum sana… Ne güzel gözlerin vardı, ışıl ışıl… Öyle güzel kokuyordun ki… Evimize neşe getirdin. Bir de hep uslu çocuktun, hiç üzmedin beni… Ne sık sık ağladığını bilirim, ne de yok yere huysuzlanmanı… Uyurken bile gülümserdin, meleklerle oynadığını düşünürdüm. Hastalanırsan başından ayrılmazdık, babanla nöbet tutardık sabaha kadar… İlk adımını unutamam, sonra ilk ‘anne’ deyişini… Hep üstüne titredik.


Sonra büyüdün… Zaman su gibi geçiyor. Her dışarı çıkışında, her seyahatinde sana belli etmedim ama yüreğimden neler koptu.



Bir tek seni askere uğurlarken rahattım. Komutanlarının sana gözü gibi bakacağından emindim. Bir süre sonra Güneydoğu’ya gideceğini haber ettin. O kadar heyecanlıydın ki, öyle emin konuşuyordun ki… “Göreceksin anne, bu devlet düşmanlarına gereken cezayı vereceğim. Vatanımın dağlarını bu eşkıyalardan temizleyeceğim” diyordun. Hep komutanlarının iyiliğinden, arkadaşlarından bahsettin. Rahatlığın, güvenin bizleri de rahatlattı. Sana sadece “Kendine dikkat et evladım” diyebildim. Ne de olsa seni bugünler için yetiştirmiştik. “Merak etme” diyordun, “Merak etme annem. Kalbini rahat tut!” Bir gün merakta bırakmadın bizi, fırsatın oldukça sık sık aradın, ayda bir mektubunu aldık. Mektubunu dakikalarca kokladığımı bilirim. Gönderdiğin fotoğrafları baş ucumuza koyduk.



Son mektubunda “Ben şehit olursam, ağlamayın sakın! Düşmanları sevindirmeyin.” diyordun. Telefonda “O nasıl söz oğlum” dedim. Sustun, sanki içine doğmuştu. “Hakkını helal et, güzel annem” dedin. Nereden bilirdim bu konuşmanın seninle son konuşmamız olduğunu… Baban duymuş önce, haberlerde söylemişler. Söylemediler önce bana… Kardeşin de sakladı. Ana yüreği bu, hissettim ben… Sonra öğrendim ki, pusuya düşürmüşler, çıkan çatışmada vurmuşlar seni… Elleri kırılsın o zalimlerin… Sanki canımı aldılar, sanki dünyayı başıma yıktılar. Bir ateş ki yüreğimin tam ortasına oturdu. Komutanlarınla görüştük, seni çok övdüler. “Kahramanca çarpıştı. Kanı yerde kalmayacak. Bizi de evladınız sayın artık.” dediler. “Vatan sağolsun” dedim. Oğlum seninle hep gurur duydum, sağlığında bir gün olsun boynumuzu eğik gezdirmedin … Cenaze töreninde de başımız dik, gururluyduk. Sana sözümüzü tuttuk, bir damla gözyaşı göstermedik, namertler sevinmesin diye… Hep içimize akıttık gözyaşımızı… Bayrağa sarılı tabutunu öptüm. Ben senden bir saat, bir dakika ayrı kalamazdım, şimdi seni nasıl toprağa koyacaktım a canım oğlum!



Aradan onca zaman geçti. Acın, hasretin içimizde yavrum… Bir kerecik bile olsa kokunu alabilsem, saçlarını okşayabilsem, öpsem gamzenden… Sevindirici bir haberim var sana… Komutanların sözünü tuttu yavrucuğum, kanın yerde kalmadı, sana kıyanları tez zamanda buldular, cezalarını verdiler. Cenazene gelmeyenler, cenazene gelmeye utananlar, “senin gibi ana kuzularını vuranları affettiler yavrum… Acımıza, acı eklediler.” Onları affetmeyeceğim. Canım oğlum, fırsat buldukça yanına geliyorum, dertleşiyorum seninle… Sağolsunlar, komutanların her fırsatta gelip misafirimiz oluyor. Yokluğunu aratmıyorlar. Yakında kardeşin de askere gidiyor. Bu vatana bir arslan verdim, gerekirse ikincisini veririm. “Vatan Sağolsun”



Seni çok seven annen…

Read more...

Şehit Polis'in şiiri.

Adı Soyadı : Rahmi DANA
Baba Adı : Ahmet
Ana Adı : Mürvet
Doğum Yeri : Simav / Kütahya
Doğum Tarihi : 12.03.1972
Şehit Olduğu Yer : İdil - Şırnak
Şahadet Tarihi : 24.06.1994AĞLAMA ANAM

Eline yakmış bayram kınası
Bayram günü ağlar polis anası
On iki ay dolmayınca yoktur faydası
Yollara bakıp ta ağlama anam

Bayram sabahı şafak atıyor
Sokaktaki yetim bizi bekliyor
Yollardaki yolcular bizi bekliyor
Mektubumu okuyup ta ağlama anam

Polis oldum anam bileğim bükülmez
Kurşun yesem kanım dökülmez
Zalim gurbetin çilesi bitmez
Yollara bakıp ta ağlama anam

Anam rüyamda gördüm seni
Uyanıp ta baktım ki gurbet ocağı
Felek kalbime vurmuş bıçağı
Resmime bakıp ta ağlama anam

Yapraksız dalda bülbül öter mi
Sizlerden ayrılmayı gönül ister mi
On iki ay saymakla biter mi
Arkadaşlarımı görüp te ağlama anam

Hasret ateşi düşmüş göğsüme
Saçlarımı bir bir yolsam biter mi
Ağlasam ağlamasan gider gelir mi
Ağlayıp da gurbette üzme anam

18.01.1993
Rahmi Dana

Read more...

Şehitler Ölmez

Şehitler kanlarıyla gömülür.
Analarının yürekleriyle beraber.
Bazen hain bir pusuda can verir
Bazen bir anlık dalgınlık.
Ne olursa olsun
Sonsuza dek bitmez bu karanlık.

Elde tüfek gözlüyorsun boş dağı
Korkutmasın seni karanlıkta
Soğuk namlunun varlığı
Toprağına basmışsa düşman ayağı
Hele sana dönmüşse arpacığın odağı
Sonsuza dek bitmez ölümün sıcağı

Gözbebeğinin ışığı sönerken yavaş yavaş
Artık bitmiştir içindeki savaş
Süzülürken teninden toprağa kan
Kıpkırmızı olmuşsa yeşil parkan
Ve göğsünü gere gere yükselirken göğe
Sonsuza dek güvensizdir arkan.

Read more...

About This Blog

Photobucket

  © Blogger template On The Road by Ourblogtemplates.com 2009

Back to TOP